top of page

“Ben ancak ahlaki güzellikleri tamamlamak için gönderildim.”

(Muvatta, Hüsnü’l-Hulk, 8.)

Kur’an-ı Kerim bizim kutsal kitabımızdır. O, Rabb’imizin (c.c.) bize hitabıdır. Kullarını çok seven ve onların
doğru yol üzere olmasını isteyen Allah (c.c.); emirlerini, yasaklarını, mesajlarını, bildirmek istediği haberleri
Kur’an’da açıklamıştır. Cenab-ı Allah (c.c.), yüce kitabında mesajlarını bazen açık ve net bir şekilde, doğrudan

iletmiştir bazen de dolaylı olarak, kıssalar yoluyla bizlere mesaj vermiştir. Sözlükte hikâye, hikâye etme, anlat-
ma, haber verme anlamlarına gelen kıssa, dinî bir kavram olarak Kur’an-ı Kerim’de anlatılan geçmişte yaşamış

peygamberler ve milletlerle ilgili ibretli ve tarihî olaylara denir.
Kur’an’da, başka konularla birlikte geçmiş toplulukların kıssalarının da anlatıldığı, bir ayette şöyle açıklanır:

“(Ey Muhammed!) Biz, sana bu Kur’an’ı vahyetmekle geçmiş milletlerin haberlerini sana en güzel bir şe-
kilde anlatıyoruz. Gerçek şu ki sen bundan önce (bu haberleri) elbette bilmeyenlerden idin.” (1) Mü’min

suresinde de Kur’an’da, peygamberlerden sadece
bir bölümünün kıssasının anlatıldığı ifade edilir. (2)

Kur’an-ı Kerim’de yer alan kıssalarda bazı pey-
gamberlerin hayatı, ilahi mesajları yaymaya yöne-
lik çabaları, tebliğ sürecinde yaşadıkları sıkıntılar,

karşılaştıkları engeller, Allah’a (c.c.) olan bağlılıkla-
rı, her zaman doğruyu tercih etmeleri vb. anlatılır.

Kur’an’da, peygamberler yanında Ashab-ı Kehf gibi

bazı grupların inançları uğrunda çektikleri sıkıntıla-
ra da değinilir. Bunun yanı sıra peygamberlerle alay

eden, onların bildirdiği yoldan gitmemekte dire-
nen Ad, Semud gibi kavimlerin, günah ve inkârda

ısrar eden toplulukların Allah (c.c.) tarafından nasıl
helak edildiği açıklanır.

Sabır Örneği: Hz. Eyüp:

Kur’an-ı Kerim’de kıssası anlatılan ve özellikle sabrı ile bizlere örnek gösterilen kişilerden biri, Eyüp

Peygamber’dir (a.s.). Kur’an’da, Hz. Eyüp’e (a.s.) Allah (c.c.) tarafından vahiy gönderildiği belirtilir. (1) Yüce ki-
tabımızda Eyüp Peygamber’in (a.s.) hidayete erdirildiği ve onun salih, iyi bir kul olduğu da ifade edilir. (2) Eyüp

Peygamber’in (a.s.) Hz. Yakup (a.s.) ile aynı dönemlerde yaşadığı, tevhit dinini yaymak için mücadele ettiği;
yumuşak huylu, affedici, sabır timsali bir kişiliğe sahip olduğu belirtilmektedir.

Hz. Eyüp’ün (a.s.) Şam bölgesinde yaşadığı, geniş bir araziye sahip olduğu, çok sayıda küçükbaş ve büyük-
baş hayvanı, hizmetçisi bulunduğu rivayet edilmektedir. Hz. Eyüp (a.s.) takva sahibi, yoksullara karşı merha-
metli, dulları ve yetimleri kollayan, misafire ikram eden, yolcunun yardımına koşan ve Allah’ın (c.c.) verdiği

nimetlere şükreden, iyi bir insandı. Çok zengin bir insan olan Hz. Eyüp’ün (a.s.) sahip olduğu zenginliğe, mala,
mülke ve aileye herkes gıpta ederdi. Ancak o, sahip olduğu zenginlikten dolayı kibirlenmez, nimetleri verenin
Allah (c.c.) olduğunu bilir ve ona şükretmeyi görev bilirdi. Rabb’ine (c.c.) şükür ve minnetinin bir gereği olarak
sahip olduğu şeylerden yoksullara, zor durumda olanlara tasadduk ederdi.

Zenginlik ve refah içinde yaşayan Hz. Eyüp (a.s.), zaman içinde bütün varlığını kaybetti; malı, mülkü elinden
gitti. Ürünleri telef oldu. Sahip olduğu sürüleri, küçükbaş ve büyükbaş hayvanları öldü. Eyüp Peygamber’in (a.s.)
yaşadığı olumsuzluklar, başına gelen felaketler bununla da kalmadı. Eyüp (a.s.) şiddetli bir hastalığa yakalandı.
Hastalığı sebebiyle büyük sıkıntılar yaşadı, zorluklarla karşı karşıya kaldı. İnsanlar ondan uzaklaştı. Hz. Eyüp’ün
(a.s.) karşılaştığı zorluklar, yaşadığı sıkıntılı durumlar yıllarca devam etti. Ancak o, yaşadığı bütün güçlüklere,
başına gelen olumsuzluklara, uğradığı bela ve felaketlere sabırla, metanetle karşı koydu. Hiçbir zaman Allah’a
(c.c.) isyan etmedi. “Neden ben?” demedi, “Rabb’im beni sevmiyor, beni terk etti .” diye düşünmedi. Başına
gelenleri Allah’ın (c.c.) bir imtihanı olarak gördü. Nimetleri verenin de alanın da Allah (c.c.) olduğu bilinciyle
davrandı. Her zaman Rabb’ine (c.c.) sığındı, hâlini ona arz etti, ondan yardım diledi.

Yaşadığı zorluk ve sıkıntılar yıllarca devam edince Eyüp Peygamber (a.s.), artık dayanma gücünü kaybet-
meye başladı. Ellerini açıp her şeyin sahibi, sonsuz merhamet sahibi olan Rabb’ine (c.c.) yöneldi. Ona dua etti,

yaşadığı sıkıntıların son bulması için Allah’a (c.c.) yalvardı. Ondan, kendisine yardım etmesini diledi. Merhameti
sınırsız olan Yüce Allah (c.c.) da onun duasını karşılıksız bırakmadı. Hem ailesini hem de sahip olduğu mal ve
mülkün daha fazlasını sevgili nebisine tekrar verdi. Kur’an-ı Kerim’de bu konuda şöyle buyrulur: “Eyüp’ü de
(an). Hani Rabb’ine, ‘Başıma bu dert geldi. Sen, merhametlilerin en merhametlisisin.’ diye niyaz etmişti.
Bunun üzerine biz, tarafımızdan bir rahmet ve kulluk edenler için bir hatıra olmak üzere onun duasını

kabul ettik; kendisinde dert ve sıkıntı olarak ne varsa giderdik ve ona aile efradını, ayrıca bunlarla bir-
likte bir mislini daha verdik.” (1)


Hz. Eyüp (a.s.) kıssasında en çok ilginizi çeken hususlar nelerdir? Söyleyiniz.
Sabrın, güçlükleri ve olumsuzlukları aşmadaki önemi nedir? Hz. Eyüp (a.s.) kıssasından da faydalanarak
açıklayınız.

Kureyş kabilesi, Mekke’nin en önemli kabilesiydi ve Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) de bu
kabileye mensuptu. Kureyş suresi, Kureyş kabilesine verilen bazı ayrıcalıklardan ve nimetlerden bahsettiği için
bu adı almıştır. Sure 4 ayettir ve Mekke’de nazil olmuştur. Kur’an’ın 106. suresidir.

Bütün Araplarca kutsal kabul edilen Kâbe’nin gözetimi ve burayla ilgili hizmetlerin yürütülmesi Kureyş ka-
bilesinin sorumluluğundaydı. Bu durum, Kureyş kabilesine saygınlık ve ayrıcalık kazandırıyordu. Bu sayede ka-
bile mensupları yazın Şam yönüne, kışın da Yemen taraflarına güvenli bir şekilde, serbestçe gidip gelirlerdi.

Bu, Cenab-ı Allah’ın (c.c.) onlara bir nimeti ve ihsanıydı. Çünkü onlar serbestçe dolaşmaları sayesinde rahatça
ticaret yapıyorlar ve önemli kazançlar elde ediyorlardı. Ayrıca Allah (c.c.) Kâbe ve çevresini, Hz. İbrahim’in (a.s.)

duasında da belirttiği üzere (2) güvenli ve bereketli bir belde kılmıştı. İşte Kureyş suresi, Kureyş kabilesinin, ken-
disine bu nimetleri veren Allah’a (c.c.) kulluk etmeleri gerektiğini hatırlatmaktadır.

“Andolsun ki onların kıssalarında akıl sahipleri için ibret vardır. Kur’an uydurulabilecek bir söz
değildir. Fakat kendinden öncekileri tasdik eden, her şeyi ayrı ayrı açıklayan ve inanan bir toplum
için de bir yol gösterici ve bir rahmettir.”

(Yusuf suresi, 111. ayet.)

“Peygamberlerin haberlerinden senin kalbini (tatmin ve) teskin edeceğimiz her haberi sana an-
latıyoruz. Bunda sana gerçeğin bilgisi, müminlere de bir öğüt ve bir uyarı gelmiştir.”

(Hûd suresi, 120. ayet.)

“Onlara, Âdem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak anlat: Hani birer kurban takdim etmişlerdi
de birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen kardeş,

kıskançlık yüzünden), ‘Andolsun seni öldüreceğim.’ dedi. Diğeri de ‘Allah ancak takva sahiplerin-
den kabul eder.’ dedi (ve ekledi:)

‘Andolsun ki sen, öldürmek için bana elini uzatsan (bile) ben sana, öldürmek için el uzatacak
değilim. Ben, âlemlerin Rabb’i olan Allah’tan korkarım. Ben istiyorum ki sen, hem benim günahımı
hem de kendi günahını yüklenip ateşe atılacaklardan olasın; zalimlerin cezası işte budur.’
Nihayet nefsi onu, kardeşini öldürmeye itti ve onu öldürdü: bu yüzden de kaybedenlerden oldu.

Derken Allah, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini ona göstermek için yeri eşeleyen bir karga gön-
derdi. (Katil kardeş) ‘Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar da olamadım mı ki kardeşimin cesedini

gömeyim.’ dedi ve ettiğine yananlardan oldu.”

(Mâide suresi, 27-31. ayetler.)

“Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile Allah’tan yardım isteyin. Çünkü Allah muhakkak sabreden-
lerle beraberdir.”

(Bakara suresi, 153. ayet.)

“Kim yalan sözü ve onunla ameli terk etmezse (bilsin ki) onun yiyip içmesini bırakmasına Allah’ın ihtiyacı yoktur.”

KISSALAR

Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) kendisine, “İman nedir?” diye sorulduğunda şu cevabı

vermiştir: “İman; Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kadere yani ha-
yır ve şerrin Allah’tan olduğuna da inanmandır.”

(Buhârî, İman, 1; Müslim, İman, 1.)

İlgili Ayet

“Allah sözün en güzelini; ayetleri, (güzellikte) birbirine benzeyen ve (hükümleri, öğüt-
leri, kıssaları) tekrarlanan bir kitap olarak indirmiştir.

Rablerinden korkanların derileri (vücutları) ondan do-
layı gerginleşir. Sonra derileri de (vücutları da) kalp-
leri de Allah’ın zikrine karşı yumuşar. İşte bu Kur’an

Allah’ın hidayet rehberidir. Onunla dilediğini doğru
yola iletir. Allah kimi saptırırsa artık onun için hiçbir
yol gösterici yoktur.” 

İLKÖĞRETİM
DERS  KİTABI
DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 6
SAFİYE ÖZDEMİR kitabından alıntıdır.

DÖRTEL Yayıncılık Eğitim Sanayi ve Ticaret Ltd. Ş.t.i

Unknown Track - Unknown Artist
00:00 / 00:00
bottom of page